O, klarnetini ayarlattı.
 - He had his clarinet tuned.
Tom gitarını ayarladı.
 - Tom tuned his guitar.
Tom nehir boyunca yürürken bir melodiyi ıslıkla çaldı.
 - Tom whistled a tune as he walked along the river.
Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
 - Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
Bir piyanonun nasıl ayarlanacağını biliyor musun?
 - Do you know how to tune a piano?
O, klarnetini ayarlattı.
 - He had his clarinet tuned.
Tom Mary'nin gitarını onun için akort etti.
 - Tom tuned Mary's guitar for her.
Bu piyano muhtemelen yıllardır akort edilmemiş.
 - This piano has probably not been tuned for years.