Tom nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.
 - Tom didn't know how to reply.
Sizden henüz bir cevap almadım.
 - I have received no reply from you yet.
Onun mektubunu yanıtlamak istemiyorum.
 - I do not want to reply to his letter.
Yanıtınız için teşekkür ederim.
 - Thank you for your reply.
Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.
 - Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.
Sonunda bu son üç hafta boyunca almış olduğum postaları yanıtlamak için zamanım var.
 - I finally have time to reply to the mail that I have received these past three weeks.
Son mektubunu yanıtlamaktan mutluyum.
 - I am happy to reply to your last letter.
O, kaba bir yanıt verdi.
 - He made a rude reply.
Bunu okuyup anladığın zaman bana yalnızca posta yoluyla yanıt ver.
 - Reply me via mail only when you read and understand this.
Lütfen teleksle cevaplayın.
 - Please reply by telex.
Onun mektubunu cevaplamayı unutma.
 - Don't forget to reply to her letter.
İstemiyorsan cevap vermek zorunda değilsin.
 - If you don't want to reply, you don't have to.
Üzgünüm, Esperanto cevap vermek için hâlâ yeterince bilmiyorum.
 - Sorry, I still don't know enough to reply in Esperanto.