Leyla cinayet işlemek için komplo kurmakla suçlanıyordu.
 - Layla was charged with conspiracy to commit murder.
O açlıktan öldüğü için suç işlemek zorunda kaldı.
 - He had to commit crime because he was starving.
Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
 - The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
 - They made John chairman of the committee.
Arkadaşım işlemediği bir suç için sorumluluk üstlenmeyi bitirdi.
 - My friend ended up taking the rap for a crime he didn't commit.