Buna müştereken sahibiz.
 - We have that in common.
Tom ve Mary'nin müştereken şaşırtıcı bir şeyi var.
 - Tom and Mary have something surprising in common.
Amerika'daki kilise okullarının ve bazı özel okulların üniforması vardır, onlar yaygın değildir.
 - While some private and church schools in America have uniforms, they are not common.
ABD'de, insanların nakit ödeme yerine bir çek yazmaları yaygındır.
 - In the U.S., it is common for people to write a check instead of paying cash.
Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
 - They had been working together for common interests.
Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok.
 - Though they're twins, they don't have many interests in common.
Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.
 - Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.
Ökseotu genelde Noel dekorasyonu olarak kullanılır.
 - Mistletoe is commonly used as a Christmas decoration.
30 tane en çok kullanılan küfürlü kelimelerin listesini düzenledim.
 - I compiled a list of 30 of the most common dirty words.
Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.
 - Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.