to form or enter into a line

listen to the pronunciation of to form or enter into a line
English - Turkish

Definition of to form or enter into a line in English Turkish dictionary

line
{i} hat

Onu aradım, ancak hat meşguldü. - I called her, but the line was busy.

Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş. - The thief cut the telephone lines before breaking into the house.

line
{f} doldurmak
line
sıralamak
line
(Argo) kandırıcı sözler
line
ton
line
çizgilerle göstermek
line
astarlamak
line
doğru çizgi
line
sıra oluşturmak
line
desen
line
(tenek ve deniz) hat
line
çizgi

Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş. - The playground is divided into three areas by white lines.

Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir. - These two lines cut across each other at right angles.

line
{i} kablo
line
{f} kaplamak
line
ölçme ipi
line
(İnşaat) boru, hat, çizgi
line
{i} bilgi
line
kısa mektu
line
{i} kuyruk

O kuyrukta otuz dakika durdum. - I stood in that line for thirty minutes.

Tom bir saat kuyrukta bekledi. - Tom stood in line for an hour.

line
dizgin
English - English
line
to form or enter into a line

    Hyphenation

    to form or en·ter in·to a line

    Turkish pronunciation

    tı fôrm ır entır întı ı layn

    Pronunciation

    /tə ˈfôrm ər ˈentər əntə ə ˈlīn/ /tə ˈfɔːrm ɜr ˈɛntɜr ɪntə ə ˈlaɪn/
Favorites