Tom açıkçası bu konuda çok tutkulu hissediyor.
 - Tom obviously feels very passionate about this.
Tom Mary'ye sarıldı ve ona uzun tutkulu bir öpücük verdi.
 - Tom hugged Mary and gave her a long, passionate kiss.
Ben işim hakkında hırslıyım.
 - I'm passionate about my job.
Mary işi hakkında çok hırslı.
 - Mary is very passionate about her work.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
 - It was a very passionate love affair.