to endeavor diligently; to be zealous

listen to the pronunciation of to endeavor diligently; to be zealous
English - Turkish

Definition of to endeavor diligently; to be zealous in English Turkish dictionary

study
çalışmak

Teste çalışmak için evde kaldın mı? - Did you stay home to study for the test?

O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu. - If he did not watch so much television, he would have more time for study.

study
{i} tetkik
study
{i} görülecek şey
study
{i} çalışma odası

Babam bir garajı bir çalışma odasına dönüştürdü. - My father converted a garage into a study.

Çalışma odasında bir sürü kitap var. - There are plenty of books in his study.

study
öğrenme

Tom Fransızca öğrenme niyetiyle Fransaya geldi. - Tom came to France with the intention of studying French.

O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti. - He went to Italy in order to study music.

study
okulda okumak
study
etüt etmek
study
inceleme

Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır. - Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.

Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker. - In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.

study
(çimke) bandıkmak
study
{f} gözetmek
study
{f} çalışma yapmak

Çalışma yapmak için çok yorgunum. - I'm too tired to do study.

study
(isim) öğrenim, tahsil, tetkik, çalışma, inceleme, araştırma, araştırma konusu, görülecek şey, çalışma odası, taslak, eskiz, deneme, ön çalışma, etüt, rol ezberleme
study
{i} taslak
study
{f} çabalamak
study
{f} öğrenmek

Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil. - Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.

Yabancı bir dil öğrenmek zordur. - Studying a foreign language is hard.

study
{i} müz. etüt
study
{i} ön çalışma
study
(fiil) eğitimini görmek, okumak, öğrenmek, çalışmak, çalışma yapmak, araştırmak, incelemek, gayret etmek, çabalamak, gözetmek, saygılı olmak
study
araştırma konusu veya sahası
study
alıştırma taslak
English - English
study