Paniğe yol açmak istemiyorum.
 - I don't want to cause a panic.
Herhangi bir soruna yol açmak istemiyoruz.
 - We don't want to cause any trouble.
Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.
 - The primary cause of his failure is laziness.
İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.
 - A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes.
Durgunluk birçok işletmenin kapanmasına neden oldu.
 - The recession caused many businesses to close.
Tom başıma fazladan iş çıkarıyor.
 - Tom causes me a lot of extra work.
Burada iyi bir amaç için buradayız.
 - We're here for a good cause.
Tom bize daha fazla soruna neden olmak istemedi.
 - Tom didn't want to cause us any more trouble.
Alarm için neden olmadığını anlıyorum.
 - I see no cause for alarm.
Tom'un niyeti Mary'ye sorun yaratmak değildi.
 - Tom didn't intend to cause Mary any trouble.
Soruna sebep olan sorunun kurbanı olacaktır.
 - Whoever causes trouble will be the victim of the trouble.
O, davaya hiçbir katkıda bulunmadı.
 - He contributed nothing to the cause.
Yakında hareket artmıyordu. Birçok kişinin cesareti kırıldı ve davadan ayrıldı.
 - Soon the movement was no longer growing. Many people became discouraged and left the cause.
Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
 - When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.