Kurşun kalemimi keskinleştirmek için bir bıçak istiyorum.
 - I want a knife to sharpen my pencil with.
Bu bıçağı hiç biledin mi?
 - Have you ever sharpened this knife?
Tom bıçağı bilerken mutfak masasında oturdu.
 - Tom sat at the kitchen table, sharpening a knife.
Bir ağacı devirmek için sekiz saatim olsa, ilk altı saati baltayı bilemek için kullanırım.
 - If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax.
Bıçakların nasıl keskinleştirileceğini bilir.
 - He knows how to sharpen knives.
Tom bile bir kurşun kalemi keskinleştiremiyor.
 - Tom can't even sharpen a pencil.