İngilizce konuşmak kolay değildir.
 - Speaking English is not easy.
Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.
 - Frankly speaking, he is untrustworthy.
Genel olarak söylemek gerekirse, oğlanlar kızlardan daha hızlı koşabilirler.
 - Generally speaking, boys can run faster than girls.
Açıkça söylemek gerekirse, seninle aynı fikirde değilim.
 - Frankly speaking, I don't agree with you.
O benimle konuşmuyor.
 - She doesn't speak to me.
John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.
 - John can't speak French well.
Daha çok yerli bir konuşmacı gibi ses çıkarmak için ne yapabilirim?
 - What can I do to sound more like a native speaker?
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
 - The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
O, hem İngilizceyi hem de Fransızcayı çok iyi konuşabilmektedir.
 - He can speak both English and French very well.
İsviçrelilerin çoğunluğu üç ya da dört dil konuşabilmektedir.
 - The majority of the Swiss can speak three or four languages.
Ben sadece nasıl Fransızca konuşacağımı bilmek istiyorum.
 - I just wish I knew how to speak French.
Tom Fransızca konuşabilip konuşamayacağımı bilmek istedi.
 - Tom wanted to know if I could speak French.