Heracles'in yayını geri almalıyız.
 - We have to get Heracles' bow back.
Kızılderililer yaylarla ve oklarla savaştılar.
 - The Indians fought with bows and arrows.
O, Kraliçe'ye reverans yaptı.
 - He bowed to the Queen.
Tom kibarca Mary'ye reverans yaptı.
 - Tom bowed to Mary politely.
O, odadan ayrılırken başıyla beni selamladı.
 - He bowed to me as he left the room.
O, başıyla öğretmenini selamladı.
 - He bowed to his teacher.
Japonya'da birisiyle karşılaştığında eğilmek kibarlıktır.
 - In Japan, it is polite to bow when one meets someone.
Japonya'da eğilmek yaygın bir nezakettir.
 - In Japan, bowing is common courtesy.
Ona boyun eğmek istemiyorum.
 - I don't want to bow down to him.
I bow to your better judgement in the matter.