Bu sorunu göz önüne almak zorundayız.
 - We have to take this problem into consideration.
Ailenin kültürel geçmişini göz önüne almak çok önemlidir.
 - It is very important to consider the cultural background of the family.
Diğer alternatiflerin ihtimalini düşünmek için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
 - I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility of other alternatives.
Bazı insanlar Klingon, Interlingua ve Esperanto gibi dilleri öğrenmenin zaman kaybı olduğunu düşünmektedir.
 - Some people consider it a waste of time to study languages such as Klingon, Interlingua and Esperanto.
Tom Mary'nin hislerini hiç dikkate almadı.
 - Tom didn't consider Mary's feelings at all.
Gerçeği dikkate almalısın.
 - You must take the fact into consideration.
Tom'un önerisini dikkate almak zorunda kaldım.
 - I had to consider Tom's proposal.
Tom Mary'yi bir kahraman olarak görmektedir.
 - Tom considers Mary to be a heroine.
Tom'un ne yapmak isteyebileceğini hesaba katmamıştım bile.
 - I didn't even consider what Tom might want to do.
Ben ebevenylerime yardım etmenin benim vazifem olduğunu hesaba katarım.
 - I consider it my duty to help my parents.
This body will now consider the proposed amendments to Section 453 of the zoning code.