Meydan okumaktan hoşlanıyorum.
- I enjoy the challenge.
Ben senin otoritene meydan okumak istemedim.
- I didn't mean to challenge your authority.
Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
- Tom is facing a challenge.
Bu bir meydan okuma olur.
- That would be a challenge.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
- Don't challenge someone who has nothing to lose.
Tom tenis oyununda Mary'ye meydan okudu.
- Tom challenged Mary to a game of tennis.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Bunu istemiyorsan onu başka birine vereceğim.
- If you don't want this, I'll give it to someone else.
İtirazını kabul ediyorum.
- I accept your challenge.
Sami ona itiraz etmedi.
- Sami didn't challenge that.