Amerikalıların Çin'e seyahat etmeleri için bir vizeye ihtiyaçları var.
 - Americans need a visa to travel to China.
O, kahrolası aşk sözlerine ihtiyaç duyuyordu.
 - She needed fuckin' words of love.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
 - We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
 - I think you need my help.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
 - We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
 - The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
 - To be poor is not to have little, but to need much.
Avrupa hiç kimseye ihtiyaç duymaz.
 - Europe doesn't need anyone.
Sakalı var ve bu yüzden traş olmaya ihtiyaç duymaz.
 - He has a beard, and therefore he doesn't need to shave.
Biriyle konuşman gerekirse istediğin zaman beni ara.
 - If you need to talk to someone, call me any time you want.
Tom gerekirse bilgisayarımı kullanabilir.
 - Tom may use my computer if he needs to.