Onun yeni romanı önümüzdeki ay çıkacak.
 - Her new novel will come out next month.
Önümüzdeki hafta beni görmeye gelmeyecek misin?
 - Won't you come and see me next week?
Bu günlerde iş edinmek zor.
 - Jobs are hard to come by these days.
İşsiz pek çok kişi ile işleri edinmek zordur.
 - Jobs are hard to come by with so many people out of work.
İçeri girmek istemez misiniz?
 - Don't you want to come inside?
Bir içki için girmek ister miydiniz?
 - Would you like to come in for a drink?
Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
 - You shouldn't have come here to begin with.
İçeri gelin. Başlamak üzereyiz.
 - Come on in. We're just about to get started.
Tom bugün bizimle olmak için Boston'dan bütün yolu katetti.
 - Tom has come all the way from Boston to be with us today.
Tom'un hâlâ gelmeyi planladığından emin olmak zorundaydım.
 - I had to make sure Tom was still planning to come.
Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
 - If you don't want to come back, I'll understand.
Kısa sürede geri dönmek şartıyla dışarı çıkabilirsin.
 - You may go out only if you come back soon.
Hadi ama, içkiler benden.
 - Come on, drinks are on me.
Hadi, Tom. Ona bir şey söyle.
 - Come on, Tom. Say something to her.