Her şey değişmek üzere.
 - Everything's about to change.
İnsanları değiştiremezsin. Onlar kendileri değişmek zorundalar.
 - You can't change people. They have to change themselves.
Ben tarihi yarın geceye değiştirmek istiyorum.
 - I'd like to change the date to tomorrow night.
Tom değiştirmek için isteksiz gibi görünüyor.
 - Tom seems to be unwilling to change.
Herhangi bir değişiklik var mı?
 - Have there been any changes?
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
 - The government must make fundamental changes.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
 - The government must make fundamental changes.
İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
 - Man's skin is very sensitive to temperature changes.