Bu silah için bir ruhsatım var.
 - I have a permit for this gun.
Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
 - It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.
 - The teacher permitted the boy to go home.
Tom'un bizim arka bahçede kamp yapmasına müsaade ettim.
 - I permitted Tom to camp in our backyard.