Burkulmuş bir ayak bileği onu bir ay yürümekten alıkoydu.
- A sprained ankle disabled him from walking for a month.
Bir taşa takıldım, ayak bileğimi incittim.
- I tripped on a stone, twisting my ankle.
Benim ayak bileklerim sık sık şişer.
- My ankles often become swollen.
Eğer zayıf ayak bilekleriniz varsa, onları seyahat etmeden önce güçlendirin.
- If you have weak ankles, strengthen them before traveling.
Burkulmuş bir ayak bileği onu bir ay yürümekten alıkoydu.
- A sprained ankle disabled him from walking for a month.
Ayakkabı atın toynağına düştü.
- The shoe fell off the horse's hoof.
Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık.
- As there was no bus service, we had to walk all the way to the station.
Tom ağ olmadan ipte yürümek istemiyordu.
- Tom didn't want to walk the tightrope without a net.
... lt's a landscape better suited to primates that can walk on two legs. ...
... And that's why I didn't want to walk away from it because I ...