Ben sadece işlerin değişmek zorunda olmamasını diliyorum.
 - I just wish things didn't have to change.
Her şey değişmek üzere.
 - Everything's about to change.
Ben tarihi yarın geceye değiştirmek istiyorum.
 - I'd like to change the date to tomorrow night.
Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.
 - They had to change their schedule because the train arrived late.
Havada ani bir değişiklik vardı.
 - There was a sudden change in the weather.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
 - The government must make fundamental changes.
Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
 - Physical changes are directly related to aging.
AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
 - I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
The product is undergoing a change in order to improve it.