Tom ve Mary'nin müştereken şaşırtıcı bir şeyi var.
 - Tom and Mary have something surprising in common.
Matematikçiler buna Fransızlarla müştereken sahiptir: onlara her ne söylemeye çalışıyorsan, onlar onu alır ve onu kendi tarzlarıyla çevirir ve onu tamamen farklı bir şeye çevirirler.
 - Mathematicians have this in common with the French: whatever you're trying to say to them, they take it and translate it in their own way and turn it around into something completely different.
Sınır kavgaları yaygındı.
 - Border fights were common.
Amerika'daki kilise okullarının ve bazı özel okulların üniforması vardır, onlar yaygın değildir.
 - While some private and church schools in America have uniforms, they are not common.
Birçok Asyalının ortak dili İngilizce'dir.
 - The common language of many Asians is English.
Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok.
 - Though they're twins, they don't have many interests in common.
Antibiyotikler genellikle enzimatik inhibitörlerdir.
 - Antibiotics are commonly enzymatic inhibitors.
Kardiyopulmoner resüsitasyon genelde 'CPR' olarak bilinir.
 - Cardiopulmonary resuscitation is commonly known as 'CPR'.
30 tane en çok kullanılan küfürlü kelimelerin listesini düzenledim.
 - I compiled a list of 30 of the most common dirty words.
Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.
 - Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.