Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
 - I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
 - Please don't leave valuable things here.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
 - Take things a little more seriously.
Bunlar senin eşyaların mı?
 - Are these your things?
Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.
 - I was the one who did the wrong thing, not you.
Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
 - I thought you'd be the last person to do such a thing.
Tom olaylar hakkında biraz daha olumlu olmayı öğrense, büyük olasılıkla insanlar ondan biraz daha hoşlanır.
 - If Tom would learn to be a little more positive about things, people would probably like him a bit more.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
 - Tom often has trouble remembering things.
Tüm canlılar varlığın tek zincirine bağlıdırlar.
 - All living things are connected in one chain of being.
Tüm canlılar bir gün ölür.
 - All living things die some day.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
 - I'm not good at classifying things.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
 - People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı.
 - Tom bought a few things he didn't need.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
 - People buy things they don't need.
Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.
 - Professor Brown explains things very well.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
 - We always talked about a lot of things after school.
Hiç kimse şimdiye kadar böyle bir şey görmedi.
 - No one ever saw such a thing.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
 - Nobody knows why this kind of thing happens.