Kendimi hep duygusal olarak kötüye kullanılmış hissettim.
 - I always felt emotionally abused.
Düğün günlerinde çok duygular hissettiler.
 - They felt many emotions on their wedding day.
O, duygulanmaktan dolayı ağladı.
 - She wept with emotion.
Tom Mary'nin söylemek zorunda olduğu şeyi herhangi bir heyecan göstermeden dinledi.
 - Tom listened to what Mary had to say without showing any emotion.
O herhangi tipte heyecan göstermedi.
 - She didn't display any type of emotion.
Tom duygularını kontrol altına aldı.
 - Tom got a grip on his emotions.
O, duygularını kontrol edemez.
 - She can't control her emotions.