Evim işlek bir caddeye bakmaktadır.
 - My house faces a busy street.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
 - Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.
 - The victim's body was lying face down on the rug.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
 - His face is distorted by pain.
Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı.
 - I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned.
Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük.
 - Tom's face is badly bruised.