Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
 - With her heart pounding, she opened the door.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
 - When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Sanki yıllarca birbirlerini görmemişler gibi İki insan yürekten tokalaşıyorlardı.
 - The two people were shaking hands heartily as if they had not seen each other for years.
O konuklarını yürekten ağırladı.
 - She gave her guests a hearty reception.
O canı gönülden yaptı.
 - He put all his heart and soul into it.
Ben seni gönülden destekliyorum.
 - I heartily support you.
Sana söyleyecek cesaretim yoktu.
 - I didn't have the heart to tell you.
Beklenildiği gibi, Yeni Yıl Arefesinde Tom cesaret buldu ve topallayarak partiye yürüyebildi.
 - Tom took heart and, sure enough, on New Year's Eve he was able to hobble along to a party.
Bu, korkaklara göre değil.
 - It's not for the faint of heart.
Bende korkunç mide yanması var.
 - I have horrible heartburn.
Çok üzgündü ve kendini astı.
 - He was heartbroken and hanged himself.
Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.
 - Many letters of encouragement refreshed my sad heart.
I heart you (I love you).
Kalbini aç; güzel aşk cümleleri yaz!
 - Open your heart; write beautiful love sentences!
Ama aşk kalbinizi kırabilir.
 - But love can break your heart.