Gitmen için seni zorlamak istemiyorum.
 - I don't want to force you to go.
Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti.
 - Linda claimed she was pregnant to force Dan into marriage.
Amerikan kuvvetleri geri çekildi.
 - American forces were withdrawn.
Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı.
 - Tom is a retired air force major.
Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
 - In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü.
 - Japanese forces marched into Burma.
Onlar geri yürürlükte olacak.
 - They will be back in force.
Yasa artık yürürlükte değil.
 - The law is no longer in force.
Şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri kendini dünyanın polisi olarak adlandırdı ve askeri güce dayanarak baskıya devam etmektedir.
 - Up till now the United States has called itself the world's police and continues suppression relying on military force.
Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı.
 - Public pressure forced the army to act.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
 - Persuasion is often more effectual than force.