Ben sadece işlerin değişmek zorunda olmamasını diliyorum.
 - I just wish things didn't have to change.
Değişmek için asla çok geç değildir.
 - It's never too late to change.
Tom değiştirmek için isteksiz gibi görünüyor.
 - Tom seems to be unwilling to change.
Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.
 - They had to change their schedule because the train arrived late.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
 - The government must make fundamental changes.
Havada ani bir değişiklik vardı.
 - There was a sudden change in the weather.
AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
 - I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
 - The government must make fundamental changes.