Definition of the act of placing the object into the goal in English Turkish dictionary
- goal
- gaye
- goal
- erek
- goal
- hedef
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
-The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Sonunda hedefine ulaştı.
-Finally, he achieved his goal.
- goal
- amaç
Onlar amaçlarına ulaştılar.
-They will have achieved their goal.
Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.
-Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
- goal
- gol
Bu gece ilk golü kim atar?
-Who will score the first goal tonight?
Forvet oyuncusu gol attı.
-The forward kicked a goal.
- goal
- {i} ideal
- goal
- kale
Tom topu kaleye tekmeledi.
-Tom kicked the ball into the goal.
Bir kaleci olmak zor mu?
-Is it hard being a goalie?
- the act of
- eyleminin
- goal
- dili kaleci
- goal
- goalie i
- goal
- {i} spor kale
- goal
- {i} sayı
Az sayıda amacın olduğunda yaşlanırsın.
-When you have few goals, you get older.
- goal
- {i} spor gol
- goal
- {i} amaç, gaye, hedef, erek, maksat
- goal
- goal line gol çizgisi
- goal
- gôl/kale/amaç
- goal
- goalkeeper kaleci
Related Terms
Definition of the act of placing the object into the goal in English English dictionary
- goal