the act of a relator at whose instance a suit is begun

listen to the pronunciation of the act of a relator at whose instance a suit is begun
English - Turkish

Definition of the act of a relator at whose instance a suit is begun in English Turkish dictionary

relation
ilişki

Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum. - I don't know anything about their relationship.

Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun. - I think you're reading too much into John's relationship with Jane.

relation
ara

Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor. - Relations between us seem to be on the ebb.

Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor? - How are relations between the two of them going?

relation
naklediş
relation
takıntı
relation
aidiyet
relation
akraba

Onunla akrabalığınız nedir? - What's your relation with him?

O benimle akraba değil. - He is no relation to me.

relation
bağıntı
relation
{i} bağ

En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır. - Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.

relation
{i} söyleme
relation
{i} bağlantı
relation
{i} anlatma
relation
akrabalar
relation
{i} oran
relation
(Tıp) İlgi, ilişki, münasebet
relation
{i} ilgi

Tom bir ilişkiyle ilgilenmiyor. - Tom isn't interested in a relationship.

İlgisizlik bir ilişki için ölüm öpücüğü ise öyleyse rahatlık bir iş için ölüm öpücüğüdür. - If indifference is the kiss of death for a relationship, then complacency is the kiss of death for a business.

relation
relations i
relation
{i} nispet
relation
bağıntı,ilişki
English - English
relation