Biz her önlemi aldık.
 - Biz her tedbiri aldık.
Kongre önlemi onaylamadı.
 - Kongre tedbiri tasdik etmedi.
Fire cannot be prevented by half measures.
 - Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
 - Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
We'll take every precaution.
 - Her tedbiri alacağız.
Every precaution has been taken.
 - Her türlü tedbir alındı.
I appreciate your discretion.
 - Tedbirini takdir ediyorum.
Drastic measures must be taken to prevent the further spread of the virus.
 - Virüsün daha fazla yayılmasını engellemek için ciddi tedbirler alınmalı.
Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
 - Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
I would have to take precautionary steps to keep him out.
 - Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.
We have to take steps to prevent air pollution.
 - Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.