temi̇zli̇k

listen to the pronunciation of temi̇zli̇k
Turkish - English

Definition of temi̇zli̇k in Turkish English dictionary

temizlik
cleaning

I'm just cleaning up. - Ben sadece temizlik yapıyorum.

My wife is obsessed with cleaning. - Karım temizlik konusunda takıntılı.

temizlik
cleanliness

He's obsessed with cleanliness. - Onun temizlik takıntısı var.

My wife is obsessed with cleanliness. - Karımda temizlik takıntısı var.

temiz
clear

In the morning, we clear the futon. - Sabahleyin katlanır yatağı temizleriz.

He cleared the road in front of his house of snow. - O, evinin önündeki yolun karını temizledi.

temiz
clean

She helped her mother clean the house. - Annesinin evi temizlemesine yardımcı oldu.

Every Saturday we clean the whole house. - Her cumartesi bütün evi temizleriz.

temiz
{s} white

White carpets are very hard to keep clean. - Beyaz halıları temiz tutmak çok zordur.

We carry out treatments like whitening. We also do tobacco stain removal and other cleaning procedures. - Biz beyazlatma gibi işlemleri yaparız. Ayrıca tütün lekesi çıkarırız ve diğer temizleme işlemlerini yaparız.

temizlik
hygiene
temizlik
spotlessness
temizlik
spit and polish
temizlik
(Gıda) sanitation
temizlik
nattiness
temizlik
housekeeping

During the weekends, she does housekeeping as a second job. - Hafta sonlarında o, ikinci bir iş olarak otel temizlik ve bakımı yapar.

temizlik
cleanness
temizlik
house-cleaning
temizlik
pure
temizlik
honesty
temizlik
combout
temizlik
(the act of) cleaning, clean
temizlik
purge
temizlik
purity
temizlik
house cleaning
temizlik
cleanup

Today, we're doing a big cleanup. - Bugün büyük bir temizlik yapıyoruz.

The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades. - Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.

temizlik
neatness
temizlik
pureness, purity
temizlik
cleanliness; cleanness; purity, pureness; honesty
temizlik
chastity
temizlik bezi
rag
temizlik fırçası
cleaning brush
temizlik görevlisi
janitor
temizlik hizmeti
cleaning services
temizlik işleri
cleaning services
temizlik işçisi
garbage man
temizlik işçisi
dustman
temizlik işçisi
cleaner
temizlik maddesi
(Gıda) sanitizer
temizlik maddesi
cleanser
temizlik malzemeleri
cleaning materials
temizlik tozu
cleaning powder
temizlik yapmak
do cleaning
temizlik yapmak
clean up
temizlik ürünleri
cleaning products
temizlik ürünü
cleaner
Temizlik imandan gelir
(Atasözü) Cleanliness is next to Godliness
temizlik arabası
cleaning trolley
temizlik günü
cleaning day
temizlik vergisi
cleaning duties
temizlik atımı
(Askeri) fouling shot
temizlik betonu
(İnşaat) blinding concrete
temizlik betonu
(İnşaat) concrete blinding coat
temizlik bezi
swob
temizlik bezi
swab
temizlik bezi
rubber
temizlik fırçası
scrubbing brush
temizlik işleri
sanitation
temizlik kampanyası
purity campaign
temizlik kesimi
(Çevre) cleaning cutting
temizlik maddesi
cleaner
temizlik maddesi
detergent
temizlik malzemesi
wiper
temizlik malzemesi
cleaning supplies
temizlik malzemesi
cleaning materials
temizlik malzemesi
cleaning material
temizlik mendili
sanitary napkin
temizlik sistemi
flushing system
temizlik yapmak
to do cleaning, clean
temizlik yapmak
to do cleaning
temiz
cleanly

The casting came cleanly out of its mold. - Döküm kalıbından temiz geldi.

It is impossible for me to cleanly crack an egg with both hands. - Bir yumurtayı iki elimle temiz bir şekilde kırmam imkansız.

sıhhi temizlik
(Tıp) sanitation
temiz
hygienic
temiz
nonstaining
temiz
net
temiz
(deyim) pure in heart
temiz
trim
temiz
(deyim) in the clear
temiz
(deyim) as clean as a whistle
temiz
(Ticaret) clean bill of lading
temiz
natty
yerinde temizlik
(Gıda) cleaning in place
temiz
unsoiled
temiz
neat

She is always neat and tidy. - O her zaman temiz ve düzenli.

She is always neatly dressed. - O her zaman temiz giyinir.

temiz
respectable
temiz
pure

We are breathing pure air. - Biz temiz hava soluyoruz.

Electronic components can be cleaned using pure isopropyl alcohol. - Elektronik bileşenler saf izopropil alkol kullanarak temizlenebilir.

temiz
fair
temiz
shipshape
temiz
sleek
temiz
unspotted
temiz
sanitary

If I was going to the African continent where would be the safest and most sanitary place? - Eğer Afrika kıtasına gitmiş olsaydım en güvenli ve en temiz yer neresi olurdu?

temiz
tidy

Tom is tidying his room. - Tom odasını temizliyor.

She is always neat and tidy. - O her zaman temiz ve düzenli.

temiz
kosher

Something wasn't kosher. - Bir şey temiz değildi.

temizlik
clean

Cleanliness is next to godliness. - Temizlik, dindarlığın yanındadır.

Only cleaners are authorized to enter into the meeting room. - Sadece temizlikçiler toplantı odasına girmeye yetkilidir.

temizlik
tidiness
temizlik
chasteness
temiz
neatly

Though she did not wear expensive clothes, she was neatly dressed. - O pahalı elbiseler giymemesine rağmen temiz giyerdi.

Tom is always neatly dressed. - Tom her zaman temiz giyindi.

temiz
cleanest

It's one of the cleanest cities in the world. - Dünyadaki en temiz şehirlerden biridir.

temiz
neater
temizlik
clean-up
temizlik
cleanıng
büyük temizlik
cleanup
büyük temizlik (sscb)
(Tarih) great purge
dip köşe temizlik
thorough cleaning
kişisel temizlik
personal hygiene
otel temizlik departmanı
housekeeping department
otel temizlik ve bakımı
housekeeping

During the weekends, she does housekeeping as a second job. - Hafta sonlarında o, ikinci bir iş olarak otel temizlik ve bakımı yapar.

sabun bazlı temizlik maddesi
soap-based cleansing material
temiz
chaste, virtuous
temiz
decent, clean-living, morally upright
temiz
unpolluted
temiz
clean; tidy, neat; pure; fresh; chaste, virtuous; clear, net; sanitary
temiz
fresh

Light is as necessary as fresh air is for health. - Işık sağlık için temiz havanın gerekli olduğu kadar gereklidir.

Flowers and trees need clean air and fresh water. - Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.

temiz
fairly
temiz
clean-handed
temiz
spruce
temiz
net (amount of money)
temiz
unstained
temiz
(something) which is in good condition, which is clean and has been properly cared for
temiz
well, in a good way
temiz
slang poker (the card game)
temiz
fresh (air)
temiz
chaste
temiz
(yahudilerce) kosher
temiz
country

The government has made efforts to make our country clean and green. - Hükümet ülkemizi temiz ve yeşil hale getirmek için çaba sarf etmiştir.

temiz
virgin
temiz
clarion
temiz
clean handed
temiz
bracing
temizlik
housecleaning
yerinden sökülerek temizlik
(Gıda) cleaning out of place
Turkish - Turkish

Definition of temi̇zli̇k in Turkish Turkish dictionary

temizlik
Temiz olma durumu, saffet, nezafet
temizlik
Temiz durma veya tutma durumu
temizlik
Temizleme işi: "Yaşlı, ak saçlı, temizlik meraklısı, temizlik mütehassısı bir adamdı."- A. Ş. Hisar
temizlik
Ortadan kaldırma, yok etme, öldürme
temizlik
Temiz olma durumu, saffet, nezafet: "Kırk beş sene geçti, selvi sandığının temizlik kokusu hâlâ burnumdadır."- R. H. Karay
temizlik
Temizleme işi
temizlik işleri
Belediyelerce yaptırılan temizlik
temizlik malzemesi
Temizlik için kullanılan sabun, deterjan, süpürge, çeşitli boy ve ebatta fırça, bez ve benzeri gereçlerin tümü
temizlik yapmak
Zararlı şeyleri yok etmek
temizlik yapmak
Temizlemek
Temiz
(Hukuk) TAHİR
etnik temizlik
Etnik temizlik terimi, bir etnik gruba mensup insanların zorla yerinden edilmesini amaçlayan değişik siyasal politikaları ifade eder. Genellikle, zorla göç ettirme, belirli bir nüfusun yerini değiştirme gibi uygulamaların sonucunda ortaya çıkar. Bu terim, etnosid ve jenosid ile yakından ilişkilidir
Temiz
ak
Temiz
pak
Temizlik
paklık
Temizlik
(Osmanlı Dönemi) NAKAVE
Temizlik
(Osmanlı Dönemi) BİRR
Temizlik
arılık
temiz
Ahlakça lekesiz, necip, nezih: "Biraz fazla saf olmakla beraber çok temiz ve nazik bir çocuk..."- R. N. Güntekin. İyi, düzgün, yoluna yöntemine uygun biçimde
temiz
Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, pak: "İçki yerine soğuk su, temiz ayran... var."- F. R. Atay. Özenle yapılmış, yanlışsız. Çok az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olan, özürü olmayan
temiz
İyi, düzgün, yoluna yöntemine uygun biçimde
temiz
Ahlâkça lekesiz, necip, nezih
temiz
Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, pak
temiz
Bir sıfatıyla kullanıldığında alay yollu iyice, adamakıllı, çok, anlamında kullanılır
temiz
Özenle yapılmış, yanlışsız
temiz
Çok az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olan, özürü olmayan
temizlik
(Osmanlı Dönemi) taharet
temizlik
(Osmanlı Dönemi) nezâfet
English - Turkish

Definition of temi̇zli̇k in English Turkish dictionary

etnik temizlik
ethnic cleansing