Turkish - English
Definition of tarihî in Turkish English dictionary
- tarih
- history
Susan is majoring in American history.
-Susan Amerikan tarihi bölümünde okuyor.
He teaches us history.
-O bize tarih öğretiyor.
- tarihi
- historical
This city has many historical buildings.
-Bu şehirde birçok tarihi eser var.
It's sad that many historical buildings got destroyed during the war.
-Savaş sırasında birçok tarihi binanın tahrip edilmesi üzücü.
- tarih
- date
Let's fix the date for the picnic.
-Piknik için tarih belirleyelim.
Date of last revision of this page: 2010-11-03
-Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03
- tarihi
- historic
The actors appeared in historical costumes.
-Aktörler tarihi kostümlerle ortaya çıktılar.
We visited places of historic interest.
-Biz tarihi ilgi yerlerini ziyaret ettik.
- tarihi
- historied
- tarihi
- diachronic
- tarihi anıt
- ancient monument
- tarihi ayarla
- (Bilgisayar) set date
- tarihi eser
- historical artifacts
- tarihi eser
- historical artifact
- tarihi eser
- historical building
This city has many historical buildings.
-Bu şehirde birçok tarihi eser var.
- tarihi geçmiş
- out of date
- tarihi geçmiş
- anachronistic
- tarihi girin
- (Bilgisayar) enter date
- tarihi koruma
- historic preservation
- tarihi roman
- historical fiction
- tarihi yerler
- historic sites
We visited the historic sites of the country.
-Ülkenin tarihi yerlerini ziyaret ettik.
- tarihi eser
- Historical work/piece etc
- tarihi eser
- Historical monument
- tarihi geçmiş
- expired
- tarihi geçmiş
- expiration date passed
- tarihi yer
- Historical place
- tarihi an
- historic moment
- tarihi an
- (Ticaret) epoch-making
- tarihi değer
- historicity
- tarihi dönem
- historic period
- tarihi gösteren bir kol saati görebilir miyim
- May I see a wristwatch that shows the date
- tarihi kayıt
- historical record
- tarihi kağıt
- historical paper
- tarihi neşri
- date of publication
- tarihi neşri
- date of entry into force
- tarihi roman
- historical novel
- tarihi romanı
- historical novel
- tarihi seri
- (Tarım) historical series
- tarihi yapı
- (Askeri) historical structure
- tarihi yer
- (Askeri) historical site
- tarihi yorum
- (Ticaret) historical interpretation
- tarihi çağlar
- ancient ages
- tarihi öne almak
- advance the date
- tarihi önem
- historical significance
- tarihi şehir
- a town with a past
- tahakkuk tarihi
- (Kanun,Ticaret) accrual date
- tahakkuk tarihi due date
- (of a tax, interest)
- tahmin edilen en erken fırlatılış tarihi
- (Askeri) earliest anticipated launch time
- tahmin edilen hizmete dönüş tarihi
- (Askeri) estimated return to service date
- tahmini teslimat tarihi
- (Askeri) delivery forecast
- tamamlama tarihi
- completion date
- tarama tarihi
- (Bilgisayar) scanned on
- tarih
- date: bugünün tarihi today's date. 5 Nisan 1994 tarihinde on 5 April 1994
- vade tarihi
- due
- son kullanma tarihi
- Best before
- alarm tarihi
- (Bilgisayar) alarm date
- arama tarihi
- (Bilgisayar) call date
- bilim tarihi
- (Eğitim) history of science
- bitirme tarihi
- (Bilgisayar) date finished
- cumhuriyet tarihi
- history of the republic
- denizcilik tarihi
- naval history
- dikme tarihi
- (Bilgisayar) date repotted
- dinler tarihi
- history of religions
- ekme tarihi
- (Bilgisayar) date planted
- erken bitiş tarihi
- (İnşaat) early finish date
- ertelenme tarihi
- (Bilgisayar) defer until
- güncel tarihi
- (Bilgisayar) date updated
- hizmet tarihi
- (Bilgisayar) service date
- hizmet tarihi
- (Bilgisayar) date of service
- hukuk tarihi
- (Kanun) history of law
- iletme tarihi
- (Bilgisayar) date submitted
- kilise tarihi
- church history
- mahsup tarihi
- (Ticaret) settlement date
- matematik tarihi
- (Eğitim) history of mathematics
- sanat tarihi
- (Eğitim) art history
- sevk tarihi
- shipment
- sevk tarihi
- (Tekstil) delivery date
- silinme tarihi
- (Bilgisayar) deleted on
- silme tarihi
- (Bilgisayar) deleted
- sonraki bir tarihi atmak
- post-date
- tarih
- (Bilgisayar) by
- tarih
- ugrian
- tarih
- (Bilgisayar) at
- tarih
- (Bilgisayar) on
- tarih
- (Bilgisayar) when
When I was at high school the subjects I liked were geography and history.
-Ben lisede iken benim sevdiğim dersler coğrafya ve tarihti.
And that's when the airlift began – when the largest and most unlikely rescue in history brought food and hope to the people of Berlin.
-Tarihinin en büyük ve en olası kurtarma Berlin halkına yiyecek ve umut getirdi - Ve bu havadan ikmalin başlamasına sebeb oldu
- teslim tarihi
- (Bilgisayar) date delivered
- teslimat tarihi
- (Ticaret) date of delivery
- tıp tarihi
- (Tıp) history of medicine
- vade sonu tarihi
- (Ticaret) expiry date
- vade tarihi
- (Ticaret) expiration date
- vade tarihi
- (Ticaret) date of maturity
- vade tarihi
- (Ticaret) expiry date
- vade tarihi
- (Ticaret) maturity
- verilme tarihi
- (Bilgisayar) issued on
- yedekleme tarihi
- (Bilgisayar) backup date
- üretim tarihi
- (Ticaret) date of production
- üretim tarihi
- (Tıp) manufacturing date
- tarih
- {i} chronicle
- tarihi
- storied
- Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti
- Society for the Study of Turkish History
- bitiş tarihi
- End date, date of completion
- imal tarihi
- manufacturing date
- son kullanma tarihi
- Expiration date
- son teslim tarihi
- Final delivery date
- son teslim tarihi
- Deadline
- tarih
- the date
- tarih
- date for
- tebliğ tarihi
- (Ticaret) date of notification
- teslim tarihi
- Delivery date
- üretim tarihi
- production date
- Güncelleme Tarihi
- (Hukuk) 29.11.2004
- Jülyen tarihi
- Julian date
- anayasa tarihi
- constitutional history
- ayrılış tarihi; tedarik günleri; hizmet dışı bırakma; Dışişleri Bakanlığı; disk
- (Askeri) date of separation; days of supply; denial of service; Department of State; disk operating system
- bitim tarihi
- (Askeri) target date
- bitim tarihi
- (Latin) dies ad quern
- bitme tarihi
- (Latin) terminus ad quern
- bu kart tarihi geçmiş
- This card is expired
- edinme tarihi
- (Ticaret) date of acquisiton
- edinme tarihi
- (Ticaret) date of acquisition
- en son ödeme tarihi
- (Ticaret) latest date
- erken başlama tarihi
- (İnşaat) early start date
- fatura kesim tarihi
- (Ticaret) invoice date
- fatura tarihi
- (Bilgisayar) inv date
- gelecekteki bir tarihi koymak
- (Ticaret) postdate
- gerekli dağıtım tarihi
- (Askeri) required delivery date
- geç bitiş tarihi
- (İnşaat) late finish date
- geç osmanlı tarihi
- (Eğitim) late ottoman history
- geçmiş tarihi de kapsatmak
- back date
- ihlal tarihi
- (Kanun) date of breach
- ilan tarihi
- (Kanun) proclamation date
- imalat tarihi
- date of manufacture
- imza tarihi
- (Bilgisayar) signing time
- ingiliz tarihi romanı
- english historical fiction
- inşa etmiş tarihi
- built
- iptal tarihi
- (Kanun) canceling date
- iptal tarihi
- (Bilgisayar) revocation date
- kuruluş tarihi
- founded
- mahkeme tarihi
- (Kanun) court day
- oturum açma tarihi
- (Bilgisayar) logon date
- rapor sonu tarihi
- (Bilgisayar) summary as of
- rütbe tarihi
- (Askeri) date of rank
- son kullanma tarihi
- pull date
- sonraki tarihi atmak
- post date
- sulama tarihi
- (Bilgisayar) date watered
- tarih
- annals
- tarih
- history; date
- tarih
- chronogram
- tarih
- epoch
- teklif tarihi
- (Askeri) offer date
- terhis olma tarihi
- (Askeri) date of discharge
- terhis olma tarihi
- (Askeri) discharge date
- terhis tarihi
- (Askeri) date of discharge
- tescil tarihi
- registry date
- transfer talep tarihi
- (Ticaret) transfer request date
- uygulanabilir varış tarihi; kuvvet faaliyet planlayıcısı
- (Askeri) feasible arrival date; force activity designator
- vade tarihi
- fall due on
- video bıos tarihi
- (Bilgisayar) video bios date
- ölüm tarihi
- (Bilgisayar,Ticaret) date of death
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of tarihî in Turkish Turkish dictionary
- tarihsel
- tarihi
- Tarihe geçmiş
- tarihi
- Tarihe dair, tarihle ilgili, tarihsel
- tarihi
- Unutulmayan, anılma değeri olan
- tarihi eser
- Tarihsel bir konuyu işleyen eser
- tarihi yarımada
- İstanbul'da Haliç Boğazı ile Yenikapı arasında kalan yarımada
- tarihi coğrafya
- Coğrafyanın tarihî yönünü ve gelişmesini ele alan ve inceleyen coğrafya kolu
- tarihi film
- Tarihsel bir konuyu işleyen film
- tarihi maddeci
- Tarihsel özdekçi
- tarihi maddecilik
- Tarihsel özdekçilik
- tarihi roman
- Başlıca kişileri ve olayları tarihten alınan roman
- tarihi tiyatro
- Tarihsel bir konuyu veya tarihe mal olmuş bir şahsiyeti işleyen tiyatro eseri
- TARİH
- (Osmanlı Dönemi) İşe yaramaz diye bir kenara atılmış nesne
- Tarih
- (Osmanlı Dönemi) VECH
- Tarih
- gün
- Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti
- Türk Tarih Kurumu'nun ilk kurulduğu sıradaki adı
- edebiyat tarihi
- (Edebiyat) Bütün edebî hareketleri, dönemleri, yazar ve şairleri, dil ve üslûp özelliklerini açıklayan bilim dalı veya kitap: "Edebiyat tarihinde ise onun adına hiçbir türlü rastlayamazsınız."- S. Birsel
- edebiyat tarihi
- Bütün edebî hareketleri, dönemleri, yazar ve şairleri, dil ve üslûp özelliklerini açıklayan bilim dalı veya kitap
- tarih
- Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün
- tarih
- Tarih dersi: "Ertesi gün, tarih imtihanı vardı."- Y. Z. Ortaç
- tarih
- Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan; bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim: "Milletler tarihte fatihlerden fazla adillere bağlıdırlar."- F. R. Atay
- tarih
- Tarih kitabı
- tarih
- Tarih dersi
- tarih
- Bir konuyu geçmişi ve gelişimi içinde inceleyen anlatı
- tarih
- Bir konuyu geçmişi ve gelişimi içinde inceleyen anlatı: "Sen bana bir ata yadigârısın, geçmişin tarihini saklayan kutsal bir tomarsın!"- R. H. Karay
- tarih
- Evrensel tarihin herhangi bir bölümünü ele alan anlatı
- yazın tarihi
- Edebiyat tarihi
Related Terms
English - Turkish
Definition of tarihî in English Turkish dictionary
- iktisat tarihi
- (Ekonomi) Economics History
Related Terms
tarihî
Hyphenation
ta·rihîResimler
History
Favorites