Çok konuşmaya eğilimlidir.
- She tends to talk too much.
Lütfen benimle konuşmaya gel.
- Please come to talk to me.
Birisiyle konuşmak zorundayım.
- I have to talk to somebody.
Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.
- Tom doesn't have time right now to talk to anyone.