tabağın

listen to the pronunciation of tabağın
Turkish - English

Definition of tabağın in Turkish English dictionary

tabak
{i} dish

The breakfast dishes were still in the sink. - Sabah kahvaltısı tabakları hâlâ lavabonun içerisindeydi.

She breaks a dish every time she washes dishes. - O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.

tabak
plate

The only thing on the table that I normally wouldn't eat is that stuff on the yellow plate. - Normal olarak yemediğim masadaki tek şey sarı tabaktaki şeydir.

The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates. - Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.

tabak
dishes

Michael broke the dishes. - Michael tabakları kırdı.

Glasses and dishes were broken. - Bardaklar ve tabaklar kırıldı.

tabak
self-defense
tabak
(Gıda) tray

Do you want to use a platter or a tray? - Tabak mı yoksa tepsi mi kullanmak istiyorsun?

tabak
tanner
tabak
course

The second course has chickpeas, chicken, meat, sausage and potato. - İkinci tabakta nohut, tavuk, et, sosis ve patates var.

tabak
tanners
tabak
serving
tabak
tanner sepici
tabak
tanner (of animal hides)
English - English

Definition of tabağın in English English dictionary

Tabak
{i} family name
Turkish - Turkish

Definition of tabağın in Turkish Turkish dictionary

TABAK
(Osmanlı Dönemi) Kabile
TABAK
(Osmanlı Dönemi) Hâl
TABAK
(Osmanlı Dönemi) (C.: Etbâk) Örtü
TABAK
(Osmanlı Dönemi) Cemaat, topluluk
tabak
Tabaklama işini yapan, sepici, debbağ
tabak
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
tabak
Herhangi bir tabağın alacağı miktarda olan
tabak
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap: "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor."- A. Gündüz