Her gün İngilizce konuşuyorum.
- Ich spreche täglich Englisch.
Fiyatlar her gün artıyor.
- Die Preise steigen täglich.
Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.
- Die Lehrerin betonte die Wichtigkeit von täglichen Übungen.
Gelişme günlük olarak takip edilir ve bir veritabanında saklanır.
- Progress is monitored daily and stored in a database.
Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.
- The price of gold fluctuates daily.
Trafik kazaları her gün olur.
- Traffic accidents happen daily.
Her gün İngilizce konuşuyorum.
- I speak English daily.
Bu bir günlük gazetedir.
- This is a daily newspaper.
O zaten günlük gazeteyi okudu.
- He has already read the daily newspaper.
Bana günlük yaşantından bahset.
- Tell me about your daily life.
Günlük yaşantından memnun musun?
- Are you satisfied with your daily life?