Sanırım her şey yolunda.
 - I think everything's fine.
Şimdi her şeyin yolunda olduğuna inanıyorum.
 - I believe everything is fine now.
Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir.
 - A healthy curiosity is truly a fine thing.
Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu.
 - She gave birth to a fine healthy baby.
Bayırturpunu soy ve ince ince doğra.
 - Peel and finely chop the horseradish.
Rahatla, iyi gidiyorsun.
 - Relax, you're doing fine.
Dahilik ve delilik arasında ince bir sınır vardır.
 - There's a fine line between genius and insanity.
Kabul edilebilirler ve edilemezler arasında ince bir çizgi vardır.
 - There's a fine line between what's acceptable and what's not.
Bu kahveyi çok ince öğüt.
 - Grind this coffee very fine.