Tom Mary'nin araba süremeyecek kadar yaşlı olduğuna ikna etmenin zor olacağını biliyordu.
 - Tom knew it was going to be tough to convince Mary that she was too old to drive.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
 - My immediate boss is tough to please.
Tom herkesin onun olduğunu söylediği kadar dayanıklı değil.
 - Tom isn't as tough as everyone says he is.
Eşekler dayanıklı hayvanlardır.
 - Donkeys are tough animals.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
 - Times are tough. Try to be strong!
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
 - Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Tom sertleşebilir, eminim.
 - Tom can hang tough, I am sure.
Sert oynamanın bir faydası yok.
 - It's no use playing tough.
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
 - Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
 - Times are tough. Try to be strong!