İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.
- There are some differences between British English and American English.
İki şey arasında ince farklar var.
- There are subtle differences between the two things.
İki oğlan arasında dikkat çekici farklılıklar vardı.
- Striking differences existed between the two boys.
Tom'un ve benim farklılıklarımız var.
- Tom and I have our differences.
İki ülke arasındaki bu anlaşmazlıklar, uluslararası hukuka uygun olarak çözülmelidir.
- These disputes between the two nations should be solved in accordance with international law.
Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.
- International disputes must be settled peacefully.
İki ülke arasındaki bu anlaşmazlıklar, uluslararası hukuka uygun olarak çözülmelidir.
- These disputes between the two nations should be solved in accordance with international law.
Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.
- International disputes must be settled peacefully.
İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.
- People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness.
İki oğlan arasında dikkat çekici farklılıklar vardı.
- Striking differences existed between the two boys.