He didn't meet the standards.
- O, standartları karşılamıyordu.
Living standards should be higher.
- Yaşam standartları daha yüksek olmalı.
There is some sign of disparate standards bodies becoming more closely aligned.
Many Americans wanted a gold standard.
- Birçok Amerikalı altın standartı istedi.
There is a fixed standard in the king's principles.
- Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.