Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
 - The movie was so sad that everybody cried.
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
 - We are faced with a very sad situation.
Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
 - The movie was so sad that everybody cried.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
 - How sad and pathetic!
Bana böyle hüzünlü bakma.
 - Don't give me such a sad look.
Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu.
 - His sad story touched my heart.
Birdenbire çok hüzünlendim.
 - I suddenly became very sad.
Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu.
 - His sad story touched my heart.
O, bana üzüntülü şekilde baktı.
 - She looked sadly at me.
Tebessümün arkasında üzüntüsünü sakladı.
 - He hid his sadness behind a smile.