Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
English - Turkish
Definition of something that flows, such as a river in English Turkish dictionary
- flower
- çiçek
Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
-Flowers and trees need clean air and fresh water.
Çiçekler koparıldığında kısa sürede soldu.
-Flowers soon fade when they have been cut.
- flower
- {f} olgunlaşmak
- flower
- seçkin
- flower
- çiçek açmak
Bu çiçekler çiçek açmak üzereler.
-These flowers are just about to bloom.
- flower
- çiçek vermek
- flower
- (isim) çiçek, çiçek açma, bahar, şeref, seçkin şey, süs
- flower
- buhardan toz haline gelmiş olan madde
- flower
- {f} gelişmek
- flower
- tezyinat
- flower
- {i} seçkin şey
- flower
- {i} çiçek açma
Bu çiçekler çiçek açmak üzereler.
-These flowers are just about to bloom.
- flower
- {i} süs
Onlar odayı çiçeklerle süslemişler.
-They adorned the room with flowers.
Mars'taki tapınaklar, nilüfer çiçekleri ile süslenmiştir.
-The temples on Mars are decorated with lotus flowers.
- flower
- seçkin veya güzide şey
- flower
- {f} çiçeklenmek
- flower
- olgunlaşmış veya kemale ermiş şey
- flower
- (fiil) çiçeklenmek, çiçek açmak, gelişmek, açılmak, serpilmek, olgunlaşmak
Related Terms
English - English
Definition of something that flows, such as a river in English English dictionary
- flower
something that flows, such as a river
Hyphenation
some·thing that flows, such as a ri·verPronunciation
Resimler
History
Favorites