Hiçbir şey bir şahıs olmak kadar zor değil.
 - Nothing is as difficult as becoming a person.
Tom kötü bir şahıs değil.
 - Tom isn't a bad person.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
 - The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.
 - I bought a new personal computer yesterday.
Ken öfkesini kolayca kaybeden insan tipi değildir.
 - Ken is not the type of person who loses his temper easily.
Tam olmanı hayal ettiğim insan tipisin.
 - You're just the kind of person I imagined you'd be.
Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir.
 - AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
 - Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
 - The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Arabada bir kişilik yer vardı.
 - There was room for one person in the car.
Tom sempatik bir adam.
 - Tom is a likeable person.
Tom sempatik bir adam.
 - Tom is an agreeable person.
O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.
 - He is such a bad person that everybody dislikes him.
Duygulu bir kimseyim, bilirsin.
 - I am a sensitive person, you know.
Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.
 - A person's heart is approximately the same size as their fist.
Ben dürüst bir insanım.
 - I am an honest person.
O oraya bizzat gitti.
 - He went there in person.
Ben sadece bizzat öldürdüğüm ve parçaladığım hayvanlardan et yerim.
 - I only eat meat from animals that I have personally killed and butchered.