O beni azıcık korkutmuyor.
 - That doesn't scare me one bit.
Bunu azıcık sevmiyorum.
 - I don't like it one bit.
Tom şapkasındaki bir parça kiri fırçaladı.
 - Tom brushed a bit of dirt off of his hat.
Her küçük parça yardım eder.
 - Every little bit helps.
Bu gece uçuş saatimiz 6 saatin altında olacak, ancak bazı şeyleri biraz hızlandırabilip hızlandıramayacağımızı göreceğiz.
 - Our flying time tonight will be just under 6 hours, but I'll see if I can speed things up a bit.