sexual intercourse; the act of sexual intercourse

listen to the pronunciation of sexual intercourse; the act of sexual intercourse
English - Turkish

Definition of sexual intercourse; the act of sexual intercourse in English Turkish dictionary

sex
seks

Kim genç ve seksi görünmek istemez ki? - Who doesn't want to look young and sexy?

Sizce ben seksi miyim? - Do you think I'm sexy?

sex
cinsiyet

Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi. - Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.

Alman erkekleri cinsiyetçidir. - German men are sexist.

sex
{s} cinsel

Cinselliğin ne anlama geldiğini biliyor musun? - Do you even know what sexism means?

Doktorum bana cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona yakalandığımı söyledi. - My doctor told me that I had contracted a sexually transmitted infection.

sex
cinsellik
sex
cinsel ilişki

Mary'nin Tom'la olan ilk cinsel ilişkisinde kanama olmadı. - Mary did not bleed in her first sexual intercourse with Tom.

Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi. - Tom had sex with a lot of different women.

sex
cinsliksiz
sex
{s} cinsel istek uyandıran
sex
{f} cinsiyetini belirlemek
sex
seksapel
sex
cinslik
sex
önek alt
sex
cinsiyetsiz
sex
(isim) seks, cinsellik, cinsel ilişki, cinsiyet, cins
sex
sexless eşeysiz
sex
(Tıp) Cinsiyet, cinsiyet, cinslik, erkeklik veya dişilik
English - English
sex

We had sex in the back seat.