O, ebeveynlerinden ayrı yaşıyor.
 - He lives apart from his parents.
Nasıl çalıştığını anlamak için ayrı şeyler almayı isterim.
 - I like to take things apart to see what makes them tick.
Tamir etmek için radyoyu parçalara ayırdım.
 - I took the radio apart to repair it.
Çocuk radyoyu parçalara ayırdı.
 - The boy took the radio apart.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
 - Apart from his parents, no one knows him very well.
Tom'un dairesinde başka ne buldun?
 - What else did you find in Tom's apartment?
Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
 - For many books, the covers are too far apart.
Tom çalıştığı yerden çok uzakta olmayan bir daire bulmalı.
 - Tom needs to find an apartment not too far from where he works.
Şeyler parça parça oluyor.
 - Things are coming apart.