Yalnız yaşamaya alışkın.
- She is used to living alone.
Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- The old man lives alone.
ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
- The private colleges and universities of the United States are autonomous.
Tom bu işi yalnız başına yapabilir.
- Tom can do this work alone.
Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.
- When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.
Ben gidersem kimsesiz olacaksın.
- If I go, you'll be all alone.
Sadece yalnız bırakılmak istediler.
- They just wanted to be left alone.
Lütfen sadece beni yalnız bırakın. Düşünmek istiyorum.
- Please just leave me alone. I want to think.
Tek başına yaşıyordu.
- She is used to living alone.
Hiroko orada tek başına oturdu.
- Hiroko sat there all alone.