Ona dedesinin ismini vermiş olmalılar.
- Er muss nach seinem Großvater benannt worden sein.
Daha kibar olmayı denemelisin.
- Du solltest versuchen, höflicher zu sein.
Son gülen kim olacak?
- Wer wird derjenige sein, der zuletzt lacht?
O, on dakika içinde burada olacaktır.
- Er wird in zehn Minuten da sein.
İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.
- On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.
Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
- Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
İnsanlar hayatı anlamak için değil, yaşamak için yaratılmıştır.
- Human beings are not made to understand life, but to live it.
Erkek kardeşime benzediğim söylenmeden sadece bir gün yaşamak istiyorum.
- I'd like to go through just one day without being told I look like my brother.
O takımı kimin oluşturduğunu biliyor musun?
- Do you know who brought that team into being?
Özgürlük her şeyi mümkün olduğu kadar zararsız yapabilmekten oluşur.
- Liberty consists of being able to make everything as harmless as possible.
Biyolojik bir varlık olarak insan hayvan dünyasına aittir.
- Human as a biological being belongs to the animal world.
İnsan mantıklı bir varlıktır.
- Man is a rational being.
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.
- As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.
Tom sadece yanında oturup Mary'ye zorbalık yapılmasını izleyemedi.
- Tom couldn't just sit by and watch Mary being bullied.
Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.
- As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.
İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.
- Language changes as human beings do.
To share one's passion is to live it fully.
- Sein Leidenschaft zu teilen bedeutet, sie voll zu leben.
It's no use thinking about one's lost youth.
- Es ist nutzlos, über seine verlorene Jugend nachzudenken.
Bedecken Sie diesen Busen, damit ich ihn nicht sehen kann!
- Cachez ce sein que je ne saurais voir.