Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun süper kahraman olmasıdır.
 - The thing you have to know about Batman is, he's a superhero.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
 - I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.
 - Please leave my things as they are.
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
 - Nobody could explain how the thing was made.
Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?
 - Were you the one who planned this whole thing?
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
 - The life of a person is a transient thing.
Biz olaylara kızmamalıyız: onlar hiç umursamıyor.
 - We must not get angry at things: they don't care at all.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
 - Tom often has trouble remembering things.
Tüm canlılar varlığın tek zincirine bağlıdırlar.
 - All living things are connected in one chain of being.
Tüm canlılar bir gün ölür.
 - All living things die some day.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
 - I'm not good at classifying things.
Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.
 - The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
 - I have so many things I don't need.
Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı.
 - Tom bought a few things he didn't need.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
 - We always talked about a lot of things after school.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
 - We talked about various things.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
 - Nobody knows why this kind of thing happens.
Hiç kimse şimdiye kadar böyle bir şey görmedi.
 - No one ever saw such a thing.