O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.
- He realized a large sum by the sale of the plantation.
Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.
- The salesperson persuaded her to buy the dress.
Tom Mary'nin fırın satışında yardım etmeye istekli olacağını farzediyor.
- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
İstek listendeki öğelerden biri satlıktır.
- One of the items on your wish list is on sale.
Sigara satışı yasaklanmalıdır.
- The sale of cigarettes should be banned.
Bunlar her yerde satılıyor.
- These are on sale everywhere.
Elmalar bugün indirimli.
- Apples were on sale today.
Japon dana eti dün indirimli idi.
- Japanese beef was on sale yesterday.
O mağazada bir indirimli satış var.
- There is a bargain sale at that store.
Bu TV setini indirimli satıştan aldım.
- I bought this TV set at a bargain sale.
Dükkânda güzel bir tezgahtar bana hizmet etti.
- A beautiful salesgirl waited on me in the shop.
Tezgahtar kız hediyeyi benim için sardı.
- The salesgirl wrapped the gift for me.