seçimler

listen to the pronunciation of seçimler
Turkish - English
elections

So, who won the Italian elections? - Peki, İtalyan seçimlerini kim kazandı?

Nineteen states voted in the elections of 1816. - On dokuz devlet 1816 seçimlerinde oy kullandı.

choices

I question your choices. - Seçimlerinizi sorguluyorum.

Tom makes his own choices. - Tom kendi seçimlerini yapıyor.

seçim
election

Is there any possibility that he'll win the election? - Onun seçimi kazanması için herhangi bir olasılık var mı?

The election campaign of 1880 was not exciting. - 1880 yılının seçim kampanyası heyecan verici değildi.

seçim
choice

He had no choice but to give up school because of poverty. - Yoksulluktan dolayı okulu bırakmaktan başka seçimi yoktu.

Tom believes Mary made the right choice. - Tom Mary'nin doğru bir seçim yaptığına inanıyor.

seçim
selection

Tom made a careful selection. - Tom dikkatli bir seçim yaptı.

Our random selection has chosen you as a possible winner! - Bizim rastgele seçim olası bir kazanan olarak sizi seçti.

seçim
option
seçim
(Politika, Siyaset) ballot

Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament. - Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.

seçim
pick
seçim
the choice
seçim
the choice of
açık, dürüst genel seçimler
(Hukuk) aboveboard general elections
bilinçli seçimler yapmak
make conscious choices
seçim
poll

It's too late to vote now. The polls are closed! - Şimdi oy vermek için çok geç. Seçim yerleri kapalı!

seçim
polling
seçim
choosing, selection
seçim
choice , selection
seçim
(siyasal) election, poll; choice, selection
seçim
elective
Turkish - Turkish
intihabat
seçim
Kanunlar, yönetmelikler uyarınca bir veya daha çok aday arasından belli bir veya birkaçını oy vererek seçme, intihap: "Seçim günleri yaklaştıkça iki komşu da propaganda faaliyetini büsbütün artırdılar."- H. Taner
seçim
Seçmek işi
seçim
Seçme işi
seçim
Kanunlar, yönetmelikler uyarınca bir veya daha çok aday arasından belli bir veya birkaçını oy vererek seçme, intihap