O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi.
- She gave me a necktie which was completely to my liking.
Her zaman parlak renkli kravat takıyorsun.
- You are always wearing a loud necktie.
O çocuk ayakkabılarını güçlükle bağlayabildi.
- That child could barely manage to tie his shoes.
Ben çok iyi bir fiyonk bağlayamam.
- I can't tie a very good knot.
Papyon ona savurgan bir hava verir.
- The bow tie gives him an air of extravagance.
Bir papyonu nasıl bağlayacağımı unuttum.
- I've forgotten how to tie a bow tie.